Cheong Kin Man tarafından yazılmış
Elif Geçyatan tarafından çevrilmiştir.
Düşüncemize gerçekten dilin hakim olduğunu düşünüyorum. Her düşünme biçimi, normalde ahenkli ve egemenlik ile kurulan (hegomonize) entelektüel bir ekolojidir. Başka bir şekilde söylersek; her düşünme biçimi aslında dil ve dilin egemenlikle oluşturduğu bir dünyadır. Yaratılmış bir ekolojisidir. Fakat bu uyumlu içsel egemenlik, aynı zamanda diğer düşünme şekillerini de hegemonize etme eğiliminde olabilir.
Sanki bir tanrıymış gibi dil, her yerde var olmaktadır.
Yine de bu yayılmacı, kaplayıcı doğasına rağmen yalnızca dilin içindeki kavramları başka bir dile de aktarımı olduğunda tercüme eyleminin yapılabileceğine inanıyorum. Aksi takdirde çevrilmiş açıklamaların tam olarak orijin metne karşılık verebilmesi için, yeni fikirlerin çevrilmiş olan metinde entelektüel bir dayatması gereklidir.
Beni yıllardır büyüleyen bu biricik Almanca kelime gibi – “Märchen” yukarıda savunduğum düşünceye değerli bir örnek olmaktadır . “Märchen” elbette birebir gerçek anlamında “masal” anlamına gelmektedir. Ancak “masal” kelimesini Almanca “Märchen” ve Portekizce “conto” karşılıklarına baktığımızda var olan edebi turun dilli kullananların içerisinde farklı anlam taşıdığı görülmektedir. Çevrildiklerinde “ayni” anlamı taşıyan bu iki kelime farklı sınıflandırma yolu olarak düşüncelerde bire bir karşılık bulamıyor. “De fadas” kavramı bu iki kelime arasındaki edebi anlayışı bağlamak için tercüme sırasında eklenebilir ve bu farkı daha görünür kılabilir.
Bu etkileyici Almanca “Märchen” sözcüğünü yapısızlaştırmak ve incelemek için “Mär” koku ile “-chen” son ekini ayırabiliriz. “Mär” 9. yüzyıldan beri “haber”, “bilgi”, “hikaye” – (Nachricht, Kunde, Erzählung) gibi anlamlarla var olmuş, “-chen” ise küçültme eki olarak karşımıza çıkmakta. Kantonca “古仔 (ku chai)” kelimesi: “Antik çağ” (古) ve küçültme olarak “çocuk” (仔) olan sembollerin tesadüfen “küçük hikayeler” (古仔) anlamına bir araya gelmektedir. Bu yapısal benzerlik Hakka dilindeki “傳仔 (tchon-é)” kelimesinde de – “efsane/tarih” (傳) + küçültme olarak çocuk (仔) bir araya gelerek küçük hikayeler (傳仔) görülmektedir.
Etimoloji üzerine sevdiğim klasik konuşmamdan sonra asıl konuma geliyorum: “Çin Masalları”. Eğer Almanya’yı bir “Märchenland” (masal diyarı) olarak tanımlarsam çok da abartı yapmış olmuyorum bence. Almanofon (Germanophone) dünyası, Germen, Avrupa ve daha sonra Dünya masallarını toplama ve yeniden keşfetme konusunda uzun bir geleneğe sahiptir. Grimm Kardeşlerden halihazırda var olmayan Doğu Alman rejimine kadar, peri masalları, Almanofon kültürünün tipik bir parçası olmuş ve Berlin’deki her kitapçıda birinci veya ikinci el olarak yer tutmaktır.
Bu yüzden kendi kitap raflarımın da peri masalları önemli bir bölümünü kaplıyor. “Märchen” için en sık kullanılan Çince ödeneklerden biri, Moğolistan dışında Doğu Asya’da kullanılan Japonca “童話” (“çocuklar için kelimeler/hikaye”)’den gelmektedir. Şaşırtıcı değildir ki, Almanca “Märchen” kelimesinin kendisi Grimm Kardeşlerin Kindermärchen (Çocuk Hikaye) (Lehçe “Baśnie dla dzieci”) ile bir anlam kazanmıştır. (Halen Brezilya versiyonu çevrilerinde “Contos (Hikaye) Infantis (Çocuk)” olarak bahsi geçmekte ve bu yüzden Çince dillerinde de, “çocuk hikayeleri” çevrildiği gözlemlenmiştir).
“Çin masalları” koleksiyonundan, tabii ki, önde gelen Alman sinologlarından Franz Kuhn (1884-1961), Rainer Schwarz (1940 doğumlu), Richard Wilhelm (1873-1930) tarafından yazılmış peri masalı kitaplarım raflarımda bulunmaktadır. Mandarin çevirisi olan Luiz Gongaza Gomes’in “Macau: Factos e Lendas” (“Makao: Gerçekler ve Efsaneler”) ve en değerli kitaplarımdan ikisi, “50 Fábulas da China Fabulosa” (“Muhteşem Çin’den 50 Fabl Masalları”) ve Sevgili öğretmenim ve Brezilyalı sinolog Márcia Schmaltz’ın (1973-2018) ortak yazarı olduğu “Contos Sobrenaturais Chineses” (“Çin Doğaüstü Masalları”) bu koleksiyonun altı çizilmesi gereken parçalarındandır.
Wilhelm’in “Chinesische Märchen” adlı eseri, ABD’li yazar Frederick Herman Martens (1874–1932) tarafından İngilizce olarak “Çin Masalları” olarak yeniden yazıldı ve hala dünya çapında tanınmakta ve okunmaktadır. Bu arada, Çin klasikleriyle ilgilenen sevgili Portekizce oku Çin Masallarıyucularımız için Wilhelm ismi kesinlikle tanıdık gelecektir. Kendisi “Confucius and Confucianism”, “Altın Çiçeğin Sırrı” yazdı ve ünlü çevirilerinden “I Ching Ya da Değişimler Kitabı” ve “Tao Te Ching” bahsi geçmesi gereken eserlerindendir.
Ancak bunların hepsi Wilhelm’in Almanca çevirilerinin Brezilya çevirileri. Lizbon’daki Livraria Bertrand ile Berlin’deki Dussmann arasındaki çarpıcı fark, Berlin’de Wilhelm’inki gibi bir sinolog için hâlâ kendisi yokmuş gibi görünmesidir: çoğu zaman tartışma noktası olmasına rağmen (sonuçta, tüm çalışmaları birkaç on yıl önce “o zamanlarda” yazıldı), Wilhelm’in çevirileri hala pek çok Berlin kitabevinde bulunmaya ve Çin araştırmalarındaki etkisi ve otoritesi dünya çapında hissedilmeye devam etmektedir.
Wilhelm’i Gonzaga Gomes’in eserleriyle karşılaştırmanın bir anlamı yok gibi gözükse de ikisinin ortak en az bir yani vardı; Çin (Han) folkloruyla ilgilenen, ve Çin’de kolonileri olan Avrupalı güçlerin sinologlarıydılar (Gonzaga Gomes, Makao’da doğmuş karışık bir Portekizli olmasına rağmen). Bu devasa Alman veya İsviçre masal koleksiyonlarına daldığımda, bir “Makao’dan Peri Masalları” veya “Kanton Masalları” gibi Gonzaga Gomes’in ilk çalışmalarının burada Almanya’da çok sıcak karşılanıcagini düşünmeden edemiyorum.
Çinli modern yazarların en önemlilerinden biri olan Lǔ Xùn (1881-1936. Portekizce çevirilerinde Lu Hsün, Lu Shin veya Lu Sin olarak da bilinir) aynı zamanda “peri masalları” gibi pek çok Batı modern kavramları Çin’e yöneltti. Lǔ’nin “Köpekler, Kediler ve Fareler” adlı makalesi Çinli – İngiliz yazarlar Yáng Xiànyì (1915-2009) ve Gladys Yang (1919-1999) tarafından çevrilmiştir. Bu makalesinde, “故事” (gùshì), kelimesi (kelimenin tam anlamıyla Mandarin dilinde “hikaye” demek) İngilizce de “tale” (masal) a çevrildi, tıpkı Berlinli sinolog Rainer Schwarz’ın “故事” (gùshì), kelimesini Almanca’da “Märchen” olarak çevirdiği gibi.
Wilhelm’in “Weiberworte Trennen Fleich und Bein” (“Kadın sözcükleri et ve kan parçası” – Martens’in çevirisinde) yorumunun 100 “Çin Masalları” inden ilkini okumayı bitirdiğimde çok etkilendim. O ilk kitapta geçen hikâye Shāndōng eyaletinden gelen bir sözlü halk hikayesidir. Bize, dinleyiciye ahlakı ve açgözlü olmamayı öğretmek amacı ile maceraya çıkarıyor. Babamın Kantonca versiyonundan biraz farklı olsa da konusu ayni ahlaki aktarıyor ve beni duygulandırmaya yetmişti.
Hayat boyu bir Portekizce dil öğrencisi olarak, yalnızca Wilhelm’in “Çin Masalları” veya “Köpekler, Kediler ve Fareler” in Portekizce Professora Márcia’nın çevirisinde görmek değil, ama var olan değerli eserlerin de Braziya ve Portekizce ye çevrilmesini bekliyor, umut ediyorum.
- Bu çeviri orijinal İngilizce taslağa dayanmaktadır ve Portekizce versiyonu Makao’nun Portekizce “Jornal Tribuna de Macau” gazetesinde yayınlanmıştır. Bu Türkçe çeviri için İngilizce taslak kabul edilmiştir.

Fotoğraf @amancheong.

Leave a comment